Boris Vian
1920 yılında, Paris’in banliyölerinden birinde, Yvonne Ramenez isimli genç bir kadın ikinci oğluna 16.yy’da yaşamış bir Rus çarının adını taşıyan “Boris Godunov” operasından esinlenerek Boris adını koyar. Baba Paul Vian soy isim dışında bir katkı yapmayarak çocuğun adının “Boris Vian” olarak tescillenmesini sağlar. 1932 yılına gelindiğinde gazeteler hala Büyük Buhran’dan bahsetmektedir ve on iki yaşındaki Boris fena halde hastadır. Bununla birlikte küçük Boris’in tifüs geçirmesi haber değeri taşımamaktadır.
1936 yılında artık o kadar da küçük olmayan Boris, iki erkek kardeşiyle birlikte meskalin ve caz ile tanışır. İkincisini o kadar sever ki sadece bir yıl sonra trompetçi olarak bir caz grubuna katılır. Boş zamanlarında ise Matematik, Felsefe, Latince, Yunanca, ve Almanca bakaloryaları alarak liseden mezun olmakla meşguldür. 1939 yılına gelindiğinde gazeteler II. Dünya Savaşı’nı manşetlerine taşımakta, sağlıksız olduğu gerekçesiyle orduya alınmayan Vian’ın Fransa’nın en prestijli mühendislik okullarından ECP’ye kaydoluşu ile ilgilenmemektedir. 1941 yılında evlenir Vian, 1942 yılında kardeşleriyle bir caz orkestrasına girer, Metalurji mühendisi ve baba olur.
1943 yılında artık kazık kadar olan Boris, ilk şiirini yayınlar, “Savrulan Otlar Arasında” (Trouble Dans les Andains) adındaki ilk romanını yazar. İkinci Dünya Savaşı gazeteleri işgal etmeye devam ederken, Vian’ın babası evine giren hırsızlarca öldürülür ancak gazetelerin bu durum karşısındaki tavrı bilinmemektedir. Boris Vian trompet çalmaya ve mühendislikle uğraşmaya devam eder.
1946 yılında beş tane romanı çoktan yazmış olan Boris Jean-Paul Sartre, Simone De Beauvoir ve Albert Camus ile tanışır; düzenli olarak kısa yazıları yayınlanmaya başlar. Bir yıl sonra yayıncı arkadaşı Jean d’Halluin “Vernon Sullivan” adlı bir Amerikalı?nın yazdığı “Mezarlarınıza Tüküreceğim” (J’irai cracher sur vos tombes) romanını yayınlar, çevirmen olarak Vian görünmektedir. Aslında bu d’Halluin ile birlikte Fransız edebiyat dünyasına yaptıkları küçük bir şakadır, çünkü Vernon Sullivan diye biri yoktur ve Vian mevzubahis romanı on beş günde yazmıştır. Aynı yıl kendi adıyla yayınlanan üç romanı ilgi çekmezken, “Mezarlarınıza Tüküreceğim” hem edebiyat çevrelerince tartışma konusu hem de yılın en çok satan kitaplarından biri olur. Gazeteler Soğuk Savaş ve Eva Peron ile ilgilenirken, Vian trompet çalmaya devam etmekte, caz besteleri yapmakta, eleştiri yazıları yazmakta ve kendi korosunu kurmaktadır. Bu esnada mühendis olarak çalıştığı AFNOR’dan istifa edecek ve elbette gazetelerin bundan haberi olmayacaktır.
1948’de bir kızı olur Vian’ın, 1950’de İsviçreli bir dansçıya gönlünü kaptırdığında kendi adıyla iki, Vernon Sullivan olarak üç roman, iki tane de tiyatro oyunu yazmıştır ve hala evlidir.
1953’de son romanını yazdığında boşanmasının üstünden iki yıl geçmiştir ve üç yıldır çeviri yaparak geçinmektedir. Bütün bu süre zarfında cazdan asla vazgeçmez. 1954’te dansçı sevgilisiyle evlendiğinde tiyatro oyunları, senaryo, şiir ve şarkı sözleri yazmaktadır. Şu cilvesiz normal kadere bakınız ki, şarkıları çok başarılı olur. 1956 yılında ciğerlerinde ödem oluştuğu için ölüm tehlikesi atlattığında gazetelerdeki en büyük haber Elvis Presley’dir.
1959 yılında; ismi gereksizce Rus, kendisi son derece Fransız olan Boris; Paris’te bir sinema salonunda, “Mezarlarınıza Tüküreceğim”(J’irai Cracher sur vos Tombes) adlı romanının sinema uyarlamasının ilk gösteriminde yerinden kalkar: “Bunlar mı Amerikalı Kıçımı yesinler!” diye bağırır ve kalbi aniden durur. Gazetelerin manşetlerinde Küba devrimi vardır ve yazar, şair, müzisyen, solist, çevirmen, eleştirmen, oyuncu, mucit ve mühendis Boris Vian ölür.
YABANCI KALMA